Genç Parkinson Hastalığında Genetik Faktörlere Dikkat

Beyinde dopamin salgılayan hücrelerin azalması veya hasara uğramasıyla ortaya çıkan Parkinson, yaşlılık hastalığı olarak biliniyor ve halk arasında ‘titrek felç’ olarak tanımlanıyor. Bu eksikliğe bağlı hastalarda katılık, titreme, tutukluk, yavaşlık, yüz hatlarında donukluk, maske yüz ifadesi, küçük adımlarla öne eğik olarak yürüme gibi bir takım bulgu ya da bulgular ortaya çıkabiliyor. Parkinson hastalığı genelde 60 yaş üzeri kişilerde görülmesine rağmen, hastaların yüzde 5 ile 10’unda başlangıç yaşı 20 ile 50 yaşları arasında değişebildiğini uzmanlar belirtiyor. Hastalık tanısının 50 yaşından önce de konulabildiğini dile getiren Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER) uzmanları, Genç Parkinson’da genetik faktörlerin araştırılması gerektiğine dikkat çekti.

PARKİNSON’DA GENETİK TANI ÖNEMLİ

Genç yaş grubundaki hastalarda genetik nedenlerin araştırılması gerektiğini vurgulayan Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER) Nöroloji Uzmanı Dr. Başak Bolluk Kılıç, “Parkinson hastalığı genelde 60 yaş sonrası hastalığı olmasına rağmen, hastalarının yüzde 5 ila 10’unda hastalık başlangıç yaşı 20 ile 50 arasındadır. Genç hastalarda mutlaka genetik nedenler araştırılmalıdır. Ailede bir ebeveyn veya kardeşte Parkinson hastalığı varlığı, o kişide hastalık gelişme riskini arttırmaktadır. Kalıtsal özellikteki Parkinson hastalığı daha çok genç yaşlarda başlar ve tüm Parkinson hastalarının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturur” dedi.

GENÇ PARKİNSON HASTALARINDA BEYİN PİLİ TEDAVİSİ

Beyin pili tedavisi için yaşın tek başına bir kriter olmadığına dikkat çeken Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER), Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh, ‘‘Toplumda daha çok ileri yaş hastalığı olarak bilinse de, Parkinson gençlerde hatta çocuklarda da görülebilmektedir. Parkinson’un tedavisinde ilk seçenek öncelikle ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı ya da şiddetli ilaç yan etkilerinin yaşandığı durumlarda cerrahi yönteme başvurulur. Ameliyat için yaş tek başına bir kriter olmayıp; hastanın ilaca cevap vermesi, zihinsel durumu, beyinin anatomik yapısı gibi birçok kriter ameliyat kararını belirlemektedir. Ameliyata uygun bulduğumuz genç hastalara da uygulanan beyin pili tedavisi ile, hastalıktan sorumlu hücrelerin yerleri tek tek elektriksel aktiviteleri dinlenerek tespit ediliyor ve beyin içerisine iki tane elektrot takılıyor. Ameliyat esnasında hücrelerin sesi dinlenirken hasta uyanık oluyor. Çok düşük akımlı uyaranlara hastaların verdiği yanıt gözlemleniyor. Elektrotlar yerleştirildikten sonra ise göğüs bölgesinde cilt altına da kalp pili gibi bir pil takılarak elektrotlara elektrik akımı sağlanıyor. Pil programlama sürecinin ardından, hastada görülen olumsuz belirtiler ortadan kaldırılarak, hasta eski sağlıklı günlerine geri dönmektedir.” diye konuştu.

27 YAŞINDA PARKİNSON’UN İLK BELİRTİLERİ BAŞLADI

Denizli’de yaşayan Özay Özdemir, Parkinson’un ilk belirtilerini 27 yaşında yaşadı. Uzun yıllar tanı konulamayan Özdemir hastalık süreci ile ilgili şunları söyledi: “27 yaşımda sol elimde ilk titremeler başladı. Ardından sağ elime ve ayaklarıma da geçti. Uzun yıllar bu titremelerimin sebebinin sinirsel olduğunu söylediler. Zaman içerisinde yemek yemekte, yazı yazmakta, konuşmakta, uyumakta, günlük ihtiyaçlarımı karşılamakta zorlanır hale gelmiştim. Başkaları titremelerimi görmesin diye insanlardan kaçıyordum. Kendi çocuklarımdan bile çekinir olmuştum. 5 kardeşiz ve ağabeyim ve ablamda da titremeler var. Ağabeyim kanser yüzünden vefat etti. 35 yaşımda Dr. Ali Zırh’a geldim ve titremelerimin sebebinin Parkinson yüzünden olduğunu öğrendim. Ali Bey, gerekli değerlendirmeler sonrası ameliyat olmamı önerdi. Beyin pili ameliyatı sonrasında bütün bu şikayetlerim son buldu. Şu an şüküler olsun ki eski hayatımdan çok daha iyiyim. Çocuklarım ile dilediğim gibi vakit geçirebiliyorum. Adeta ikinci hayatımı yaşıyorum.’’